15 Aralık 2010 Çarşamba

'Zampok eyin pi!'

2011 seçimlerinin ertesinde, yeni bir anayasa taslağı hazırlanacağını, iktidara aday olan tüm partiler vaadetmekte. Eğer gerçekleşirse, 1924 ten sonra ilk defa anayasamız kansız değişecek. Peki ne kadar hazırız?
Bunun ne kadar farkındayız bilmiyorum ama, halkın 'anayasa' kelimesinden duyduğu bıkkınlık ortada. 2010 referandumu, halkı önemli ölçüde yıprattı. Özellikle anayasanın teknik konuları üzerinde yapılan değişiklikler halkı bir bakıma özgürleşmekten soğuttu. 2011 seçimlerinde 'yeni anayasa' propagandası iktidara aday tüm partiler için bayat bir vaat olacakmış gibi. Özellikle 2007'den itibaren artık dilediğini yapabilme gücüne kavuşan AKP, 2011 seçimlerinden sonra 'yeni anayasa' yapma konusunda gerçekten samimiyse(ama n'olur 2010'daki gibi bir samimiyet olmasın) kendi kazdığı kuyuya düşme ihtimali oldukça yüksek. Bu yapacağı yeni anayasanın yürürlüğe girme usulüne göre AKP'nin meclis dışına atılması ihtimali var. Ancak sayın Başbakanımız, devlet başkanı sıfatını kazanmak uğruna bu riski göze alacaktır.

Muhtemel yeni anayasada getirilebilecek ya da getirilmesi gereken değişiklikleri başka bir yazımda ele almak istiyorum. Bu yazımda daha çok anayasayı değiştirirken kullanılması gereken usullere değineceğim.

2011 seçimlerinin sonucunu (eğer pornografik bir videosu yoksa) Tayyip Erdoğan'ın 2009'daki oy oranından çok daha az bir oy oranıyla kazanacağını düşünüyorum. (ve yine pornografik bir videosu yoksa ve ömrü yeterse) Necmettin Erbakan'ın partisi meclise girecek ya da %9 gibi bir oranla dışarıda kalacaktır. Öte yandan DSP, DP gibi AKP'ye karşıt görüşlü partilerin seçmenleri, partilerine güvenmedikleri için oylarını CHP ya da MHP'ye atacak dolayısıyla bu iki parti de meclise girecektir. BDP de eğer kapatılmazsa bence meclisteki rezervasyonunu şimdiden uyguladığı politikalarla yapmıştır.

Sanırım Ahtapot Paul yukarıdaki paragrafı okusaydı, bana hak verirdi. Neyse,

Meclise girecek olan partilere şöyle bir baktığımızda Necmettin Erbakan hariç diğer siyasilerin yeni anayasaya sıcak baktıklarını söyleyebiliriz. Dolayısıyla en azından yeni bir anayasa değişikliği hamlesini 2012'den itibaren izleyeceğiz.

Asıl değinmek istediğim nokta, yapılacak olan yeni anayasanın içeriği değil. Bir hukuk fakültesi öğrencisi olarak, kendi ellerimizle kansız bir şekilde yeni bir 82 anayasası yaratmaktan endişe duyuyorum. Ülkemizde Anayasa'nın yürürlüğe giriş biçimleri o derece önemlidir ki her anayasa yürürlüğe giriş yöntemindeki eksiklikler dolayısıyla kendi muhalifini doğurmuş ve senelerce aydın kesimin önemli bir bölümü at gözlüklerinden kurtulamamışlardır.
Anayasa değiştirme usullerine önceki yazımda değinmiştim. O yüzden konuyu fazla uzatmadan şahsımca 2011 seçimlerinden sonra eğer yeni bir anayasa yapılması konusunda anlaşılırsa 'SOMUT OLARAK' yapılması gereken şunlardır;
Aşağıdakiler yapılmadan yeni bir anayasa yapımına giremeyiz:
-Seçim barajı indirilmeli ki mecliste temsil edilen oran artsın. Bu yapılırsa toplumun siyasi sisteme olan güveni de artar.
-Toplum sakinleştirilmeli ve aklı selim söylemler, yapıcı eleştiriler medyada yer bulmalı
-Anayasa'nın değiştirilmesi aşaması, bütün hatlarıyla önceden belirlenmeli ve meclisten onay almalı.
-Anayasa taslakları en demokratik şartlarda hazırlanmalı.
-Anayasa değiştirilmesi aşaması uluslararası etkilerden uzak tutulmalı ancak AİHM gibi kuruluşların bakış açıları taslaklar hazırlanırken muhakkak nazara alınmalı.
-AB hukukunu ne derecede kabul edebileceğimiz gözden geçirilmeli.
yukarıdaki şartlar gerçekleştirdiği takdirde, yeni anayasa yapımı için daha somut adımlar atılabilir;
-Eski meclis kendisini feshetmeli, yeni seçim barajıyla yeni 'kurucu meclis' seçilmeli.
-Kurucu meclis aracılığıyla bir danışma komisyonu oluşturulmalı.
- Danışma komisyonunda taslaklardan yola çıkılarak yazılan maddeler, kurucu meclisçe tartışılmalı. gerekirse tekrar danışma komisyonunca yazılmalı.
-Maddeler son haliyle birlikte kurucu meclisçe onaylanmalı.
-Kurucu meclisçe onaylanan maddeler halk tarafından tamamını kapsayacak şekilde onaylanmalı. Onaylanmayla birlikte kurucu meclis kendini feshetmiş sayılmalı ve yeni meclis seçilerek, yeni anayasanın hükümlerine göre yeni bir cumhurbaşkanı seçimine gidilmeli.

Görüldüğü üzere yeni bir anayasa yapmak, zor ve pahalı bir iştir. Dolayısıyla bu işe girişen hükümetlerin güçleri buna yetebilmelidir. 2011 seçimlerinde yeni meclis, yukarıdaki aşamalardan birini dahi atladığı takdirde, isterse en mükemmel anayasayı yazmış olsun, o anayasayı sakat bırakacaktır. Bence duruma en öncelikle bu açıdan bakılmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder