28 Eylül 2010 Salı

iyi böyle..

güzel böyle..
böyle gayet iyi..
seni izlemek uzaktan aşksız, ama mutlu olmanı istercesine..
çok uzaklarda olduğumu bilerek senden,
yaşaman güzel..
kendine katman yeni şeyler,
bunu farketmek güzel,
sana asla zarar veremeyeceğimi bilmek,
inan bana,
aşksız ama çok güzel..
sanki kardeşinle gurur duyarcasına,
dimdik durabildiğini görmek güzel;
hala karşılıksız mutlu olmanı isteyebilmek..

20 Eylül 2010 Pazartesi

'Biji serok apo'

1998...

1991 doğumlu olan ve bugun 20. yaşında olan birçok türk genci için önemli bir yıl..

okulumun ilk günü.. mavi önlük, hayatımda ilk kez kendime ait bir defterim olmuştu..

hatırlıyorum..

heyecanlı bir gündü...

sınıfa tanımadığım bir adam gelip, başta şirinlikle, sonra biraz da sertlikle söz geçirmeye çalışyordu..

bugun hukuk fakultesinin 2. sınıfında olan bir genç için, o gün unutulmazdır. kitap kokusunu ilk defa o sene duymuşumdur, ilk yazılarım, ilk kendime ait cümlelerim vs vs. o günleri başarılı geçirdiğim ölçüsünde bugun iyi bir universite öğrencisiyim. o günlerde deftere bir sıfır yazmakla 'o' harfi yazmak arasındaki farkı öğrenmiştim mesela... bugun hala aynı şekilde yazarım..

yıl 2010,
hakkari..
bir yanda anadilde eğitim talebiyle okulların boykot edilmesini ve kürtlerin temsilcisi olduğunu söyleyen siyasi liderler..
diğer yanda, valiliğe bağlı bir polis arabası.. mahalle mahalle dolaşıp ailelere 'çocuklarınızı okula gönderin' duyurusu yapıyor.. okula gitmenin ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışıyorlar..



bir çocuk topluluğu,

polis arabasının arkasından koşturuyorlar.. yaşları en fazla 10-11..
okullarında değiller..
ağızlarından çıkan ortak ses bütün bunların anlamını bize net açıklıyor..
'biji serok apo'(büyük başkan apo)
apo..
abdullah öcalan
10 yaşındaki bir türkiye cumhuriyeti çocuğunun kahramanı..
10 yıl sonra üniversiteye çağına gelmiş bir gencin kahramanı..
12 yıl sonra mehmetçiğin kahramanı..
20 yıl sonra bir babanın ve çocuğunun kahramanı..

peki kim bu kahraman?
'pkk terör örgütünün bir zamanlarki lideri'
'mehmetçiğin bir numaralı düşmanı'
..
..
20 haziran 1987..
mardin, ömerli, pınarcık köyü,
pkk militanları köyde 16'sı çocuk 30 kişiyi öldürür..
bu olay pınarcık katliamı adıyla anılır..
olaydan sonra o zamanki pkk lideri abdullah öcalan;
'Öldürelim! otorite olalım' açıklamasını yapar..
..
..
15 mayıs 1996..
PKK'nın 6.kongresi
abdullah öcalan militanları intihar eylemlerine teşvik etmek için,
'ne kadar eylem, o kadar propaganda, ajitasyon; ne kadar eylem, o kadar otorite'
açıklamasını yapar..
..
..
bunları unutacağımız kesin! peki kim hatırlayacak?

10 Eylül 2010 Cuma

Anayasa nasıl değiştirilir?

Anayasa yapımı, bir anayasanın en baştan hazırlanarak kabul edilmesi ve yürürlüğe girmesi anlamına gelirken anayasa değişikliği(revizyon) var olan anayasa üzerinde yapılan değişikliklerdir. Anayasayı yapan veya değiştiren iktidara kurucu iktidar denmektedir. Bu bakımdan da bir ikili ayrım söz konusudur; anayasayı yapan iktidar asli kurucu, değiştiren ise tali kurucudur. anayasa hukuku açısından bu iki iktidarın meşruiyet algısı farklıdır. doğal olarak asli kurucu iktidar, anayasanın tümünü değiştirebilmiş ve yepyeni bir anayasal düzen getirebilmiş olarak, halkın üzerindeki meşruiyeti tali kurucu iktidara göre daha güçlüdür. ayrıca tali kurucu iktidarın çerçevesini anayasayı yürürlüğe koyan asli kurucu iktidar belirlemektedir. buna en basitinden 1982 anayasası'nı örnek verebiliriz:

-82 anayasası'nın 4.maddesi değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeleri belirtmektedir. bununla birlikte değiştirilemeyecek maddelerin kuramsal anlamları doğrultusunda da anayasa mahkemesi, diğer anayasa değişikliklerinin de bu 3 maddeye paralel olması gerektiğine dair içtihatlar ortaya koymuştur. böylece asli kurucu iktidar, tali kurucu iktidara karşı bir çeşit koruma mekanizması yaratmıştır.-

anayasa yapım usüllerine kısaca değinelim;

anayasa yapım usulleri demokratik usuller ve otoriter usuller diye genel anlamda ikiye ayrılabilir. ancak bu iki kategorinin arasında sayabileceğimiz yöntemler de vardır. otoriter usul, bir anyasanın, bir otorite tarafından, halkın katılımı olmadan, halka sunulmasıdır. halk anayasa yapımında söz sahibi değildir. 1876 Kanun-i Esasi bu kategoride yer alır. Anayasa padişah tarafından halka danışılmadan sunulmuştur. bazı anayasalar da otorite ile halkın anlaşması sonucu yürürlüğe girmiştir. misak anayasa dediğimiz bu anayasalara örnek olarak 'magna carta libertatum', kanun-i esasi deki 1909 değişikliklerini verebiliriz.

kurucu plebisit denilen yöntemde de halkın katılımı olsa da, yöneticiler asıl belirleyicidir. 1982 anayasa'sının yürürlüğe girmesinde, halk anayasanın yazılmasında söz sahibi değildi. yürürlüğe girmesinde sözsahibi olan halk, baskıcı bir ortamda oyunu kullanabilmişti. bu bakımdan otorite baskısı plebisitte belirleyici oldu. bu yöntemin de halkın katılımı sözkonusu olsa da otoriter bir değiştirme yöntemi olarak sayılması gerektiğini düşünüyorum. çünü ne olursa olsun halk, anayasanın yazılmasında bir şekilde söz sahibi olmalıdır. ayrıca, oylamada kabul edilmemesi durumunda ne olacağına dair halak bir seçenek sunulmamış olması sahte bi demokratik katılım nitelği kazandırmıştır.

demokratik yöntemlere gelince,
demokratik yöntemlerde halk, anayasanın tümden değiştirilmesi kararında, hazırlayacak kişileri seçerek yazımında ve yürürlüğe girmesinde söz sahibi olmalıdır.
bu tam demokratik bir yöntemdir. isviçre ve finlandiya anayasalarını buna örnek gösterebiliriz. bu yöntemde halk, anayasasını değiştirmesi gerektiğine karar veriyor, ardından, yeni anayasayı yazacak kurucu meclis halk tarafından seçiliyor, daha sonra hazırlanan anayasa yürürlüğe girmek için halkın onayına sunuluyor. onaylanmadığı takdirde işlemler ya yeni bir kurucu meclisle, ya da aynı kurucu meclisin hazırladığı yeni bir metin üzerinden devam ediyor. anayasa'nın onaylanmasıyla kurucu meclis kendini feshediyor. yönetim böylece kurulu iktidarın eline geçiyor.

anayasayı tümden değil de bir bölümünü değiştiren iktidar tali kurucu iktidardır. bugunku akp hukumeti, yaptığı birçok anayasa değişikliğini bu sıfatıyla yapmakta ve son referanduma giden geniş kapsamlı paketi de bu sıfatla halkoyuna götürebilmektedir. yukarıda anayasa yapımını anlatmamın nedeni, erkler ayrılığı bakımından dengeleri önemli ölçüde değiştirecek 12 eylül'de oylayacağımız anayasa değişikliklerinin gündemde olduğu şu günlerde, yapılan değişikliklerin en az yeni bir anayasa yapımı kadar ciddi olarak algılanması gerektiğini düşünmem, ve bu sebeple bu denli önemli değişikliğin, böylesine basit bir usülle yapılmasına karşı olmamdır. şimdi yukarıda yazılanlar ışığında, şu soruları kendimize soralım;

- anayasa'nın önemli bir bölümünü değiştirmeye çalışan ve bir sene sonra değişecek olan bu hükümet, meşruiyet açısından ne kadar yetkili bir hükümettir?
- halkın katılımının bu denli önemli olduğu bir değişiklikte, halkın bilinçlendirilmesini bu kadar teknik konular çerçevesinde ne kadar bekleyebiliriz?

herkese iyi bayramlar diliyorum...

9 Eylül 2010 Perşembe

dağılın uleyn!

ne haftaydı be! diyorum, eşşekler gibi çalışıp, işlerimi berbat ettim.. öldüm yorgunluktan ama sevgilimle milli maça da gittim.. maşallah bana..
12 eylül diyolar referanduım falan.. bi şiler demem gerek ne desem diye düşünüyorum, sosyal mesaj kasasım var.. face'teki arkadaşlarımın durumlarından çok etkilenir oldum.. yani.. mm... siz türkler nasıl diyor mm... bayramınız HAYIR'lı olsun(muş) kardeşim bayrama da karıştırmayın şu muhabbeti ya, şimdi evet diyceklerle bayramlaşmazsınız da siz.. evetçiler, hayırcılar, referandumu s*ktr etmenizi tavsiye ediyorum..
sen evetçi, bu sabah ilk iş hayırcı karşı komşuna kahve içmeye gidiyorsun..
sen hayırcı, bu sabah ilk iş sen de evetçi akrabanı ara bayramını kutla..
şimdi... DAĞILIN ULEYN!!

2 Eylül 2010 Perşembe

midemdeki karınca yürüyüşleri-2

alkol tadında biraz.. ne zaman alırsınız alkolü? canınız istediğinde.. ama bu canım istediğinden değil pek., sanki bir şeyin nedeni olmasından öte, henüz birşeylerin sonucu olma aşamasında..
-anlatabildiğimi sanmıyorum, hem anlayın isitoyurm, hem anlamayın, nasıl olucak bilmiyorum!-
yani farkında olmak değil, emin değilim.. bilmemek belki birşeyleri, ya da bilmemezlikten mi gelmeye çalışmak benimkisi? sadece uçurtmacı olamya çalışıyorum, tek amacım birçok doğrudan bir tanesini seçip en az kayıpla atlatmak.. tamam biliyorum em doğru olan en az kayıbı verdiğin seçenek olmayabiliyor çoğu zaman, ama bu midemdeki karınca yürüyüşleri durmak bilmiyor..

alkol tadında biraz.. ramazandaki alkol gibi bazılarına göre zamansız.. bazılarına göre zamana inat..
midemdeki karınca yürüyüşleri..

ruhi bey

ruhi bey de unutulmuş değildir...
hangi ruhi bey?
iyi olan ruhi bey..
hangisi?
nasılsınız diye sorduklarında iyiyim diyen ruhi bey..
ha evet..
ben yani..
evet.. sen..

istanbul

karanlıktan klavyeyi göremediğim zamanlar, yorgunluk biraz, biraz uykusuzluk aslında, bir bardak kola; asidi kaçmış biraz... yüne düşünüyor tabi uçurtmacı...

istanbul, gözünü sevdiğim.. farklılaştırmasa insanları, kaybetmese, kişilikleri kendi içinde eritmese... istanbul, kullandığım tek uyuşturucum..

bugün salacakta kız kulesine karşı sigarasını tüttüren yalnız adama o kadar çok özendim ki... tüttürebileydim dedim içimden keşke... belki üşümezdim...

istanbul, biricik afyonum..