14 Şubat 2011 Pazartesi

ana muhalefet-ön yargı

Başta CHP olmak üzere bütün muhalefet partileri, referandumdan beri iktidarın yargı reformu adı altında yaptığı değişiklikleri yargının bağımsızlığına bir müdahale olarak görmekteydi. Türk yargısının durumuna bakıldığında reform adı altında yapılan bu değişiklikleri bugüne kadar hiçbir şekilde uygun görmedim. Çünkü bu değişikliklerin yargının bağımsızlığına doğrudan müdahaleye imkan verdiğini düşünüyorum. Ancak yargı organlarımızın tek sorunu bağımsızlık değil. İş yükünün çok ağır olması da önemli bir sorun. İş yükünün çok ağır olmasından dolayı yargı süreci çok ağır ve niteliksiz işlemekte. O kadar ki, yandaş yargı yaratmaya çalışan kötü niyetli bir yürütmenin var olduğunu düşünsek bile, bu iktidarın iş yükünden memnun kalacağını söyleyemeyiz. Yani yargının bağımsızlığı sorunuyla bu iş yükü sorununu ve daha başka birçok problemi birbiriyle karıştırmamak gerekiyor. Şöyle ki;
Geçtiğimiz hafta itibariyle yürürlüğe giren 'Bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun'un meclisten geçme ve cumhurbaşkanlığı tarafından onaylanma safhası hızlı sürdü. Kamuoyunda pek tartışılma zemini bulamadan yeni kanun resmi gazetede yayınlanmasıyla yürürlüğe girdi bile. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve Ankara Barosu Başkanı Feyzioğlu'nun açıklamaları bu kanunun yürürlüğe girmesinde yavaşlatıcı bir rol oynamadı. Oysa ki Sn. Kılıçdaroğlu bu konuda çok iddialı konuşmuş ve bu yasayla yargının yürütmenin güdümüne gireceğini iddia etmişti. Geçtiğimiz pazartesi yürürlüğe giren 6110 sayılı kanunla Danıştay ve Yargıtay Kanunundaki değişiklikleri inceleyelim.

Yeni getirilen düzenlemelerle birlikte danıştayın mevcut daire sayısı 15'e ve yargıtayın mevcut daire sayısı 38'e cıkarılıyor.198 yeni hakim önümüzdeki aylarda seçimle atanacak. Bununla birlikte asıl önemli değişiklik önceden kanunla belirli olan işbölümünün her iki yüksek mahkemede de artık genel kurullarca düzenlenecek olması. Bu düzenlemeyle zaman dilimleri içerisinde iş yükü ağır olan dairelerin yüklerinin sorumluluklarının yükü hafif olan daireye genel kurulca oy birliği ile paylaştırılmak suretiyle dağıtılacak olması. Bu değişiklik dosya başına 3 dk düşen yüksek yargı organlarının iş yükünün daha dengeli biçimde dağıtılması suretiyle daha nitelikli işlemesine yardımcı olacak gibi. Ayrıca genel kurulların işleyişi de daha bir mantıki çerçeveye oturtulmuş. Genel kurula taşınan bir dosyayı daha önce inceleyen dairenin üyelerinin genel kurula katılması engelleniyor. Hakimlerin ve savcıların yanlış kararlarından dolayı ödenen tazminatı devlet hakim veya savcıdan rücu edebiliyor....

Öncelikle şunu belirtelim, bu yasa yargının sorunlarının tümünü birden çözecek değil! Ancak önemli bir sorunu çözmek için önemli bir adım gibi gözüküyor. Dünyanın en büyük yargıtayına sahip olmamız bir yana, bu yargıtayın sorunlarını, yargıtayı büyüterek çözümleyebileceğimiz anlamına gelmez. Yine de dediğim gibi önemli bir adım ve bu değişikliklerin yargının bağımsızlığına zarar verme durumu söz konusu değil. Yargının bağımsızlığıyla alakası yok. Zaten bu yüzden ki iktidarın yargı bağımsızlığı anlayışının tamamen karşısında olan ben bile bu değişiklikleri yararlı görüyorum. Yine de bir iyi niyet göstergesi olduğunu düşünmüyorum. Yani, bu değişikliklerin tek bir amacı var ve ister hükümeti destekleyin ister desteklemeyin ortak. Yargıtay ve danıştayın bir şekilde ülkemiz şartlarına ayak uydurması gerekiyor. şunu iyi anlamamız lazım;
Ne şekilde olursa olsun, ne kadar bağımsız ya da bağımlı olursa olsun, yargının diri olması gerekir. Bu değişiklikler de bunu gösterir niteliktedir. Yine de iş yükü sorununun çözülmesi için Yargıtay ve Danıştay'da yapılan deişikliklerle çözüleceğini söyleyemeyiz. Yerel mahkemelerimizin durumunun da iyi olmadığını söyleyebiliriz. İcra dairelerinin durumuysa içler acısı.

Bu son değişiklikler ve muhalif söylemler bize şunu sorgulatmalı;

Acaba iktidarın eylemlerini eleştirirken, muhalefetin bazı söylemlerini gözden mi kaçırıyoruz? Muhalefet söylemlerini daha mantıklı bir zemine oturtmadığı sürece, bu ülkede hiç kimsenin yanlışlarını tamamen kavrayamayız. Muhalefetten başka...